Sayfalar

3 Kasım 2012 Cumartesi

Tefek.


'seni sevmem
bu savaşı
kesintiye uğratmaz
ama ordan bakma!
bu, werther’in
leş kanını
gül kılar.'

'Artık ders çalışmalıyım' dediğim günlerde böyle şarkılar duyuyorum. Bazı insanları anlamamakta ısrar ediyorum. Sudoku oynayarak kendimi aşıyorum. Otobüslere koşuyor, derslere giriyorum. Okulda yemek yiyorum. Pul biber'e özlem duyuyorum. Topoloji düşünüyorum. 'Euler her yerde lan!' diyorum. 'Korkma ben varım' diyenler var. Onları hep çok seviyorum. Ve tabii her gün sonunda eve dönüyorum. 

Neyse.

Belçikalı 89lu ses Selah Sue söylüyor Sevgili Dinleyenler, Raggamuffin.
Esen kalın!


7 Ekim 2012 Pazar

FilmRulosu.


Tüm gün arka planda bu çalıyordu.
Yorucu,yürüyücü,düşündürcü ve çokça güldürcü bir gün sonunda bu şarkı size gelsin Sevgili 7Ekim arkadaşları. 

1 Ekim 2012 Pazartesi

Marpuç.


Bu abimiz kimdir nedir araştırayım demiştim. Ama bu görevi size bırakıyorum. Bu siteyi mutlaka görmelisiniz çünkü. Şurdan buyrun,

http://www.keatonhenson.com/ 

Evet.
Bu şarkı iki marpuçlu nargileye gelsin. Ayrıca Ekim'e de gelsin.
Ve artık kış da gelsin bi zahmet.
Keaton Henson söylüyor Sevgili Dinleyenler, Small Hands.

26 Eylül 2012 Çarşamba

EllidokuzYapım.


Taksim sokaklarında ikinci kez bu kadar mutluyken,minik atlı karıncalara bakarken,biletlerimizi alırken,ellidokuz-yapım kitabı karıştırırken, kediden ilk kez korkmuyorken,soluklanmak için oturup iki saat geçirirken,üsküdar'a dönerken,boğazı izlerken,güneş gözlüğümü takarken,karl marx'la tanışırken,onunla ölüm hakkında konuşurken,ruken bana şiir okurken,çay içerken,imamı beklerken,aciz olduğunu kabullenmek üzerine düşünürken,çalınan sehpa üzerine kafa yorarken,birine tahammül ederken,hukuk-tan nefret ederken,sınırsızlığa inanırken,kendini beğenmişliğin meslek olduğunu düşünürken,tütün saran abilere anlam yüklerken,ney üfleyen abiyi izlerken,eyvallah derken her yerde bu şarkı beynimdeydi. Bütün bir günü böyle katettim.

Regina Spektor söylüyor Sevgili Dinleyenler, The Call.

9 Eylül 2012 Pazar

Home.


Merhaba.
Sizlere 'son kez tatile çıkayım da aman efendim yol da ne dinleyeyim' dememeniz için bir kıyakla döndüm. Bu malum grup indie rock indie folk falan karıştırmışlar güzelce de bi tarz yakalamışlar. Bir rivayete göre 2007 diğer bir rivayete göre 2005 yılında toplaşmışlar. Bizim için şarkılar söylemişler. İyi de yapmışlar. Haklarını teslim edelim.
Neyse. Nerede kalmıştık. Heh.
Hani karavandasınız ve güneye iniyomuşsunuz da dinliyomuşsunuz gibi düşünün, he mi?
Edward Sharpe & The Magnetic Zeros söylüyor Sevgili Dinleyenler, Home.

Esen kalın!


10 Ağustos 2012 Cuma

Kederden ölmek.



Güven Adıgüzel, 'bu adam biz kederden ölelim diye söylüyor şarkılarını' diyor Mohsen Namjoo için. Sanırım bu açıklama için yeter de artar bile. Kedere aşık olanlar için ses bu sefer İrandan yükseliyor.

Mohsen Namjoo söylüyor Sevgili Dinleyenler, Nobahari.

22 Temmuz 2012 Pazar

Sefer.


Merhabalar sizleri balkan, anadolu ve  kimi zaman karadeniz ezgilerini birleştiren bir etnik müzik şöleniyle, ispanyol grup L'Ham de Foc ile tanıştırayım. 
Müziklerinde unutulmaya yüz tutmuş çalgılara da yer veren L'Ham de Foc, farklı yerlere seferlerimizi sıklaştırıyor. 


L'Ham de Foc söylüyor Sevgili Dinleyenler, Morena.

İyi yolculuklar!

17 Temmuz 2012 Salı

Uzaktan.


Öyle uzaktan uzaktan, hiç konuşmadan nasıl da bağladın beni ulan şarkı.
Devamlı devamlı seni dinliyorum. İyisin hoşsun cidden.

Göksel söylüyor Sevgili Dinleyenler, Uzaktan.



'aklıma sardım seni!'

3 Temmuz 2012 Salı

Armistice!


Malum insanlar tatildeler. Uygun bi parça çalmak istedim. Bu şarkı çayır çimen deniz ve  semaver şarkısıdır benim gözümde.
Aynı zamanda grubun ismiyle de bire bir uyuşmaktadır.
Flamenko tınılarıyla kalbimizde ayrı bi yer kazanan bu parçayı Armistice söylüyor Sevgili Dinleyenler, Mission Bells.

1 Temmuz 2012 Pazar

Hayat bu.




'Zeki Müren’in Zeki Müren rolünde olduğu filmlerde canlandırdığı karakterlerin gerçek Zeki Müren’le ilgisi ne kadarsa, bu kitapta sözü edilen kişi ve olayların gerçekle ilgisi o kadardır.'

Okurken arkada bu çalıyordu.
Mehmet Erdem, günlerimin vebası, söylüyor Sevgili Dinleyenler, Hayat bu.

26 Haziran 2012 Salı

FD




Merhaba.

Bu aralar sıkça Feridun Düzağaç  dinliyorum.
Dünde yaşayanlar için FD söylüyor Sevgili Dinleyenler, Çok Geç.

'Lanet olası yalnızlık'

8 Haziran 2012 Cuma

Kaçak çaya.


Ermeni asıllı güpgüzel sesli kadın gecenizi renksizleştirsin abiler.
'Durgunlaştın' diyenlere, durgunlaşmak nedir bilmeyenlere, bitmek bilmeyen sınavlara ve tabii ki çaya.
Tamam kaçak çaya.


Lilit Pipoyan söylüyor Sevgili Dinleyenler,Yes Saren Gukayi.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Kuş Cesetleri.


Bazen öyle zamanları olur ki gelip yanına konan kuşun bi işaret olduğuna inanırdı. Bir şeylerin iyi gitmesi için işaret beklediğinden mi yoksa kuşun gelesi gelmesinden mi, orası bilinmez.
Ama öyle bişey ki o sadece işaret vermesi beklenen bi kuş değildi onun için. Uzakta olup da kavuşamadığı her şeydi. Gerçeklerle yüzleşmesini erteleten her şeydi. İnkarı kolaylaştıracak her şey.

‘5yaşındaki  bi çocuktan farkım yok. İnanıyorum döneceğine.’ demişti arkadaşı. Ve bu aklından hiç çıkmıyordu. Bi sigara daha yaktı gecenin koyuluğuna.

Ağır hava şartlarında kürek çekmeye zorlamıştı onu hayat. Her defasında rakip sahada kaybetti tüm maçları. Tek oyuncu o kalmıştı. Oradan oraya savruldu çöpten farksız. Yedeksizdi.

‘Artık’ diye geçirdi içinden. ‘Yeterince zaman geçmedi mi?’

Kürek çekmeye devam etti yalın ayak. Acıyı bastıran şey acıydı. Yalınayak koşmak ona kavuşamayacaklarını hatırlatırdı. Artık güvendeydi. Derin derin çekti o zifti bi kere daha. Bi çay daha doldurdu.

‘Fakat , Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor.’

Konuşmayalı yıllar olmuştu. İnsanlar onu anlamayalı yıllar olmuştu. Deliler gibi haykırıyordu aslında.

‘Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman.’

Her gece saat 3ü vurduğunda çıkardı dışarı. Sigara üstüne sigara. Otururdu sokağa.

‘Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim.‘

Binlerce kez yıkılmıştı gönlünün gecekonduları. Binlerce kez yol görünmüştü ona. 
Olsundu. Her geçen gün damarlarındaki kan yakıyordu tüm bedenini,zihnini.
Yol uzadıkça yaşamak zorlaşıyordu.

Bir an düşündü. Yol, uzadıkça zorlaşmıyordu aslında.Yol zor olduğu için uzundu.
-Vijdan muhasebeleri, gürültülü hıçkırıklar, sessiz isyanlar.-
Ama artık ne kürek çekmeye mecal, ne beklemeye deccal kalmıştı.
Kendi ipini çekmek için uzandı boşluğa. Sigarasını söndürdü.

Ve gözlerini yumdu sonlu sonsuzluğa.

Sessizce ve son kez tekrarladı. Bağırarak,

‘Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek.’
‘Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek.’
‘Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek.’
.
.
.
‘Kelimeler, albayım. Bazı anlamlara gelmiyor.’
Bi kuş kondu avucuna.
Ama ölmüştü.
Kuş da.
 

Nurcihan.





'Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları, haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir zamanın önüne getiriyorum. Konuşuyorum onunla. Boş zamanlarımda da değil. Günlük çalışmalar sırasında ama gören olmuyor bu yaptığımı. Dış görünüşüm ele vermiyor beni.'


Ahmet Kaya söylüyor Sevgili Dinleyenler, Kendine iyi bak.


Not: Ahmet Kaya bile isteye bi seçim.Evet.Zarifoğlu sözleri benim için seçmiş.Evet.Kafa karışıklığı iyidir.Evet.Ama yalnızken değil.

Seni çok seviyorum.

Kelimeler.



'Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım.
Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size:"Nasıl?" Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı?
Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.'



'Kelimeler, albayım. Bazı anlamlara gelmiyor.'


Oğuz Atay

22 Mayıs 2012 Salı

Şiddetsiz tavsiye.


Abiler, bugün başka başka diyarlardan seslenen bi grupla karşınızdayız.
Dead Can Dance, adına münhasır tarzıyla, tınısıyla,tavrıyla etnik müziğe hayranlığımızı arttırıyor.
Hüzün, acı, keder, ölüm.
Grup güpgüzel ses dahası ilginç enstrümanlarıyla bizleri kendilerine bağlıyor ve o 'başka başka' diyarlara bizleri de davet ediyorlar. Gece sessizliğinde dinlemeniz şiddetsizce tavsiye edilir.

Dead Can Dance söylüyor Sevgili Dinleyenler, Desert Song.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Anahtar.


Malum geçtiğimiz 15 Mayıs Nakbanın 64. yıl dönümüydü.

Nakba (Arapça Nekbe, Büyük Felaket) binlerce Filistinliyi kendi yurdunda mülteci durumuna zorlamak demek aslında. Yani İsrailin kurulmasıyla Filistinlilerin kendi yerlerinden sürülmesi.
Halen daha kendilerine ait olan yerlerin tapularını, anahtarlarını saklar Filistinliler. Hatta bu anahtar onlar için adeta birer sembol olmuştur. Yaşlılardan gençlere devredilir. Hiç bir Filistinli ve Filistinsever asla umutsuzluğa düşmez. O anahtar günün birinde yine kendi kapılarını açacaktır. Allah Kerimdir çünkü.

Bu şarkımız Filistinli üç erkek kardeş tarafından bizlere ulaşıyor. İç yakan bu ses bizleri hüzünlerine ve dahi dertlerine ortak etmeye yetiyor da artıyor bile.

Evet Sevgili Dinleyenler Le Trio Joubran yakıyor, Masar.

11 Mayıs 2012 Cuma

Efkâr.


'Her fikre saygı duymak zorunda değiliz; ama her efkârlı insana saygı duymak zorundayız..' der İbrahim Paşalı. 

Ne güzel der. Bizler dertli olduğumuz kadar insanız aslında. Ve bizler efkârımız kadar yaşarız. 
Efkâr bi yumru gibi oturmadıkça kulun sinesine ne gereği var ki yaşamanın.

Bence yani.
Neyse. 

Çaya, sevgiliye, uzaktakine, hiç olmamışa, gidene, dönmeyene, dönemeyene, dönmeyeceğine emin olunana, efkâra, efkârlıya geliyor bu güzelim beste. 

Evet gecenin bu saatinde.

Gönül Yazar söylüyor Sevgili Dinleyenler, Ömrümce hep adım adım.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Sakin.


"Siz de deneyin bakın: Bir odanın pencerelerini sımsıkı kapayın. Sırtüstü yatıp gözlerinizi kara bir bezle bağlayın. Kafanızdaki bütün fikirleri kovarak bütün dikkatinizi saatin tiktağında zamanın geçişini düşünün. Yaşadığınızı düşünün. Bir vapur olduğunuzu zamanı yara yara ilerlediğinizi hayatın saniye saniye kayıp gittiğini.."

-Haldun Taner.


Geçenlerde dolanıyodum ortalıkta. Bu yazıyı gördüm ardından aklıma bu şarkı geldi. 
Ulan dedim kendi kendime. 
(Kendi kendime ulan demeyi severim.)
(Aslında ben ulan demeyi severim.)
Ben bu şarkıyı neden radyoda çalmıyorum. Ve çalmaya karar verdim.

Sakin söylüyor Sevgili Dinleyenler, Kırmızı oda.

Not: Oh ulan. İçinde 'sakin' geçen kelime oyunu yapmadım.


29 Nisan 2012 Pazar

Bi'çok şeye.


Gecenin soğumuş çayına, kafası gitgide karışanlara, gözleri yorgun, gönülleri uzakta, ve 'dalgınsın bu aralar' cümlesine verecek cevabı olmayanlara.
Gecenin soğumuş çayına, kalabalık içinde yalnız olanlara, 'olmadık bi'zamanın adamıyım' diyenlere.
Gecenin soğumuş çayına, demine münhasır yoluna devam edenlere.

Ve Romanların iç yakan sesiyle -bilhassa- ağıtıyla, geceye.

Esma Redzepova söylüyor Sevgili Dinleyenler, Szelem Szelem.

28 Nisan 2012 Cumartesi

4.


26 Nisan için.

Plain White T's söylüyor Sevgili Dinleyenler, 1 2 3 4.

19 Nisan 2012 Perşembe

Dem.


Kahredici şarkılarına bir yenisini daha eklediğinden habersiz
Devam ediyordu hayatına.

Her hayat bir yol demişti arkadaşı.
Aklı mantığına uymazdı hiç ama bu fikir, ikisini de hemhâl kılmıştı.

Her hayat bi yol her yol bi şarkı her şarkı bi hayattı.

‘Gün batımı gibi olsa ömrüm’ dedi kendi kendine
O kahredici müziğin sesi yükseldiğinde.

Aynaya bakamayacak kadar kirlenmişti
İnsanlara değil aynaya bakamayacak kadar.

Yaşı kemale ermemişti belki ama ruhu öleli çok olmuştu.
-Hadi kalk yatağına yat-lara cevap vermeyeli çok olmuştu.

Uzun bakışların karamsar tavrına tav olmuştu genç kız.
Uzun soruların kısa cevaplarına
Uzun cümlelerin kısa seslerine
Uzun solukların kısa sonlarına tav olmuştu.

‘Peki, bu şarkı hiç bitmeyecek mi ?’diye geçirdi içinden.
Bu şarkı bittiğinde vuslata erecek,
İçindeki irine son verecek,
Kalbinin zifti gözlerinden akacaktı.

‘Allah Kerim!’ dedi gözlerinin renksizliğine merhem, yetmiş beş kuruşluk dem ile.


13 Nisan 2012 Cuma

Deneme,yanılmama.


Norveç'in 'sıcak' ve sakin sesiyle güpgüzel akşamlarınız olsun.
Hani böyle kafa karışıklığının tavan yaptığı zamanlar, tek bi lafla çözülecek sorunlarınız vardır ya. İşte hepsinden sıyrılıp müzik dinleyip kitap okumak isterseniz Ane Brun mükemmel seçim. Denedim, %100 çalışıyor.
Neyse.
Ana Brun kafa karışıklığında durdurak bilmeyenler için söylüyor Sevgili Dinleyenler, Don't Leave.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Losing My Mind


Çok eskilere gideyim istedim. Bu isteklerimi genelde müziklerle daha kolay hallediyorum. Ve bu şarkı çalmaya başladı bi'yerlerde. Ben de radyoda çalayım dedim.
Bu şarkı dahası çoğu R.E.M. şarkısı böyle uzun yolculuklarda başını cama koyup sarı ışıkların hızlı hızlı akışını izlerken dinlemelik. Yani bence öyle.
Neyse.
R.E.M. söylüyor Sevgili Dinleyenler, Losing My Religion.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Varsayım.


Kelimeler birer varsayım.

MFÖ söylüyor Sevgili Dinleyenler, Yalnızlar Garı.

1 Nisan 2012 Pazar

Sahrahan.


Sevgili Dinleyenler, Eliyahu Sills; arapça,ermenice,türkçe dillerinde şarkılar söyleyen cağnım cicim bi grup. 
Öyle müzikler öyle tınılar yakalıyorlar ki dinledikçe daha çok dinleyesiniz geliyor. 
Yada benim için öyle.

Neyse. Gelelim ikinci kez merhaba dememize. Bu şarkı özellikle Sahra için geliyor Sevgili Dinleyenler.

Eliyahu Sills söylüyor, Nubar Nubar.

Doo , doo , doo.


Sevgili Dinleyenler, bahara uygun cillop bi şarkıyla karşınızdayız. Bilhassa 1 Nisan şakalarına maruz kalanlar için daha yüksek sesle gelsin.

Lou Reed söylüyor, A Walk On The Wild Side.

Not: 1 Nisan şakalarına karşıyız abiler.

24 Mart 2012 Cumartesi

Bang Bang !



Sevgili Dinleyenler, ortalıkta 'bang bang' diye dolanmama sebep şarkıyı sizlere sunuyorum!
Bunu dinledikçe kendi tetiğimi çekesim geliyor. 
Böyle bi ağır bi ağır şarkı ki sormayın gitsin!

Ve bilenler bilir, 'şiddete meyyalim vallahi dertten!'

Nancy Sinatra bu ağır şarkıya kendi sesiyle ölümcül vuruşu yapıyor Sevgili Dinleyenler, Bang bang.

12 Mart 2012 Pazartesi

Anonim.


Çay var. Söndürmedim altını gelirsin diye.
Makul geliyor bana her tavrın
Ve ben mağlup oluyorum her gülüşünde.

Sen baktıkça bana sevgilim

Ben bir altın daha kazanıyorum.
Dağları değil ama uğruna duvarları deliyorum.

Çay var. Söndürmedim altını sen geçersin diye.

Evet. Bu yolda hep seni bekliyorum.
Çayın buharıyla tütsüleniyor ruhum
Ve ben senle bir can daha kazanıyorum.

Seni bekliyorum sevgilim

Bir gün gelir de beni öpersin
-kim bilir-
Hala kurbağadır belki ruhum.



7 Mart 2012 Çarşamba

Zamansız.


'Bir nefeste doğmuşum gece yarısı. Bir nefeste ölürüm biliyorum. Zamansız ölürüm. Seni zamansız gördüm mesela. Zamansız kör oldu gözlerim. Zamansız yaşlandım. Konuşmayı unutmam zamansız. Gönderdiğim postalar, işe gidişlerim, eve dönüşlerim, doğum günü kutlamalarım hep zamansız.'


Ben bu satırları okurken yaklaşık bir haftadır olduğu gibi yine bu şarkı çalıyordu. Bazı şarkılar vardır ki ruhu deler. Acı çektirdiği halde dinlemeye devam edersiniz. İşte bu da öyle.
Ve bazı nefesler vardır ki sizleri sınırsızlığa bi kez daha inandırır.
Çabuk gel.

Landon Pigg söylüyor Sevgili Dinleyenler, Falling In Love At A Coffee Shop.


Not:Bu şarkıyı bana bildiren kız. Bazı gerçekler var ki seni çok severim.

4 Mart 2012 Pazar

Konuşma

Yalnızlığın yanlış olduğu yerlerde büyütülmüştü.
Yalnız olmak yalnız kalmak hiç olmaktı.
Kimsesiz olmak acizlikti.
Evet acizlik öyle bir şeydi ki, Allah kimseyi düşürmesindi
Kötü yola düşmüş duyguların esiriydi. Ve kurtulmaya çalıştığı da yoktu.

İçinden çok sevdiği bi mısrayı tekrarladı.
-sana çay ve temiz yaralar ısmarlarım-
Temiz yaralar diye seslendi içindekine.
İçindeki cevap vermedi. Ve cevap vermesini beklediği de yoktu.

Ocakta devamlı kaynayan çay
Dönüp dolaşıp aynı mırıltıyı tekrarlayan radyo
-dağıtmıyordu ruhundaki sisi-
Zaten yarın da güzel değildi bundan öncekiler gibi.

Sesinin çatallaşmış yorgunluğunu farketti saat gece ikiyi vurduğunda.
Şiir okumaya kalkıştı. Yere yıkıldı.
Yaşanmalıydı.
-yaşamak umrundaydı-

Ve o henüz yazılmamış bir şiirin gizli öznesiydi.
Ya da öyle olmasını isterdi.

Sokak lambası yanmayan sokağın en güzel Adamının gözlerine baktı.
Konuştu.Konuştu.Konuştu.
Adam duymadı.
Adam bilmedi.
Adam gitti.
Ve beklemesini istediği de yoktu.


Radyoda o kahredici şarkı yine çalıyordu.
Ve yargı kesindi.

'Acı duymak ruhun fiyakasıdır.'








29 Şubat 2012 Çarşamba

Sökük rüzgar.





Buyrun Sevgili Dinleyenler, Frazey Ford o buğulu sesleriyle bizlere eşlik ediyor gecenin bu saatinde. Uzaklara alıp götürüyor. Geri getirmiyor. Bu şarkı uzaklaşmak isteyenlere, uzaktakilere 'ayrıca' gelsin o zaman. Ha bi tavsiye. Dinlerken şiir okumak ruhu dinlendirir. Ama sizi bilmem.
Neyse. İyi dinlemelerimiz olsun.

Ya düşündüm de
Aslında sadece bu.


'Bırak sökük kalsın rüzgâr, bu zırdeli düşün içinde

Gerçeğin ne anlamı var'

28 Şubat 2012 Salı

Her susuş bir iç çekiş midir?

İçinden konuşmak mıdır her zaman en güzeli?
Yada yakalanacağını bile bile kaçmak mıdır aslolan?
İstemedim yazmak.İstemedim okumak.

Beynime mührü vurdum. Susturdum.


İki namaz arası rahatlığı yakalayamadım.
Başkasında aradım suçumu.
İstemedim yazmak. İstemedim okumak.

Kendimi hiç bir zaman bulamadım. Susturdum.


İçinden konuşmak mıdır en güzeli abiler? Ben öyle yaptım. İyi olmadı bak.

-Nasılsın?
-Bilirsin bu soruyla alıp veremediklerimi, neden sordun?
-Konuş istedim.

Uyumadım yine tüm gece.
Şiir uyutmaz demişlerdi.
İnanmıştım.

-uyutmayan şiirlere inanmıştım-

Herkesi susturdum.
İçinden konuşmak en güzeli değilmiş be abiler.

Tetiği çektim.
Son mermiyi ruhuma boşalttım.
Susturamadım.

'durma göğe bakalım'




26 Şubat 2012 Pazar

Kıyamet bize.

iyi günler ilerde anneanne
iyi günler ilerde

bense yirmidört saatlikgünlerdeyim anneanne


rüyalarında senin ne kıyamet kopuyor
ne de bir gül düşüyor dalından
sen böyle istersin bilirim
gülümseyerek anneanne

oysa ne sarışın kızlar
göz kırpıyor esmer delikanlılara
ne de ortadoğu
bir gül bahçesi oluyor

yine de iyi günler
ilerde anneanne
esmerliğimiz

kıyamet herkese

halime bakıp üzülme anneanne
bir bakarsın dayımla beraber
ortak bir iş kurarbelki bir süpermarket açarız

ne dersin, kasada da
muzaffer durur, gülümseyerek
yok yok olur, dandy, pop-cornve kalve çorba satarız.

kahrolsun amerika deriz sonra
kahrolsun fransa çin ve mançurya
kahrolur biz böyle deyince
devr-i daim düzeniyle dönen dünya

mançurya da kahrolur
niye kahrolacaksa

anneanne, müzmin 
başağrılarım artıyor
işte yaşamak bu deyip dostlar
müttefiklere gülümsediğinde

anneanne, ah anneanne
çıkış yok ve bu tereke
rahmetli dedemin yüreğinden
daha eski bir mesele

yüreğimiz bölüştürülemez
iyi günler ilerde

sade ekmeği bildiğimiz
günler geçmişte
ve güzeldi anneanne
şimdi ekmek dile gelse
boğazımızdan geçişine
utandığını söylerdi

iyi günler yok!
iyi günler yok anneanne

kıyamet bize
kıyamet bize
kıyamet bize

kıyam/et bize



Hüseyin Atlansoy


15 Şubat 2012 Çarşamba

Misafir.



Bazı zamanlar bazı insanlari ister ruh.
Hiç zannetmediğimiz kişiyi o anda karşımıza çıkarır kader.
Kaderle ruh arkadaştır.
Bize ise dinlemek düşer onları.
Ve kader, bilir ki ruh bir ömürlük misafirdir.
Aynı şekil de ruh da bilir kaderin misafirlğini.
Biz de bilelim misafirliğimizi.
Neyse.
Buyrun sevgili dinleyenler Erkan Oğur söylüyor,
Bir Ömürlük Misafir.




      Ne sahibim  bu yerde ne kiracı. 

       Sadece bir ömürlük misafirim ben.

14 Şubat 2012 Salı

Yine ben hapımı içeyim.


Yine herşeyleri unuttuğum anlardan biriydi.
Yağmurun çaya, çayın neye, neyin huzura kavuşturduğu an. 

Aynaya baktım. Gözlerimi büyüttüm. Güldüm.

Gözleri büyütmek.
Göz bebeğinin göz bebeklerinin büyümesi.
Aklıma geldi.
Seslendim


-Hapını içtin mi?

-Hangisini?
-Hani her gün içtiğin?
-Yok içmedim, getirir misin?

Hap kutusunu aldım. Uzattım. Elini uzatmış bekliyodu. 

Hapı ben verdim. 
O içti.
-Sağol. 

Gözlerimin içine baktı. 



"Bana çare bul. Ben yine halının kenarına yarış arabalarımı dizeyim. Sen üzerinden geç. Bana sinirlen. Ben güleyim. Sonra boz yerlerini. 'Ama bu sefer kalıcı olcak!' diye saat yapayım koluna. Sen ağla ben 'ağlama' diyeyim.
Yine ben hapımı içeyim.


Bana çare bul. Sen benim resmimi çekmeye çalış ben sana bağırayım, yüzümü saklıyayım. Ama sonra gülümseyip 'kalıcı bi iz bi biz' bırakayım. Sonra fotoğraflara bakalım. Ben sileyim.
Yine ben hapımı içeyim.


Bana çare bul. Ama ağlama. Sen ağladıkça gözlerim dolar bilirsin. Sinirlenir yumruklarım etrafı. 'Üzülme bak her şey düzgün gitmek zorunda değil. Bak sen kısasın ama ben uzunum' diyeyim. Seni güldüreyim. Sonra gülelim.
Yine ben hapımı içeyim.


Bana çare bul. Bul ki sana "yeter karnım ağrıdı güldürme nolur yeter" diye bağırıp işi kavgaya çevireyim. Kavga edelim. Sana kızayım.
Yine ben hapımı içeyim.

Sen otur ben dolanayım. Bilirsin oturamam uzun süre. Sen 'otur nolur başım döndü' de. Ben sana yaptığım maçları anlatayım.Sonra marşlar söyliyeyim bağıra bağıra. Sonra sen sarı de ben kırmızı diyelim. Evi stada çevirelim.
Yine ben hapımı içeyim.


Bana çare bul. Biliyorum bu hap beni kandrıyor. Biliyorum ben de çaresizim. Aniden gidebilirim. Seni bi daha hiç üzmeyebilirim. Hiç bağırmayabilirim. Odamı bi daha dağıtmayabilirim. 

Ama sen yine de bana bi çare bul. Ya da gel otur yanımda. Derdimi anlatmam bilirsin. Ama sen otur. Yine gülelim. Yine sen bana kız.
Yine ben hapımı içeyim."



Dağlar bir olmuş sırtımdalar. 
Ondan önce geldim dünyaya ama ondan önce bana gelmedi korkular. 
Dağlar bir olmuş sırtımdalar. 
Ondan önce geldim dünyaya ama onu bekledim onu aradım dayanmaya.
Dağlar bir olmuş sırtımdalar. 
Ondan önce geldim dünyaya ama onu buldu sırtlanlar.



-Çok ağladım abiler, i
syana girer mi?


12 Şubat 2012 Pazar

Yel değirmeninin yeli olmak.


Bilenler bilir. En sevdiğim ve baştan sona okuyabildiğim ilk kitap Don Kişot.
Hayal gücümün bu denli olmasının belki de en önemli sebebi.
Ve bu şarkı REDD'in olmasıyla birlikte 'Don Kişot' ismiyle de benim için çok özel.
Don Kişot demişken, Turgut Uyar abimizin şu şiiriyle sizleri baş başa bırakayım Sevgili Dinleyenler.


"Bir yel değirmeni niye döner ki?

Ben Don Kişot olsam bunu merak ederdim.

Ama ben yine ben olarak bir Yel değirmeni olsam,

illâ bir Don Kişot’u severdim.."



Not: Ben bir yel değirmeni olsam, yeli severdim.


6 Şubat 2012 Pazartesi

Ölesiye.


"Ama anladım ki, ölüm gelip almadıysa insanı, uzaklar yakınlaşabiliyor.
İnsan bir anda karşısında buluveriyor en umulmadık yüzleri.
İstanbul'un sonbaharla dertleştiği bir günde otobüs durağına doğru yaklaşırken onu görünce anladım.
Sonbahar şarkıları yüzüme çarpıp dururken, ben artık kalbimin gürültüsünden sağır olmak üzereydim."

Ben bunu tekrar okurken arkadan Keane bana eşlik etmekteydi Sevgili Dinleyenler.
Buyrun, Nothing In My Way.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Kardan Adem.


Üzerine düşündükçe çoğalan 
Çoğaldıkça çığ olup
Üzerime düşen bir şeyden bahsedeceğim


Sansasyonel bir vuruş, hiperaktivitel bi bozukluk

Ya da 
Sadece bi kas ağrısı, en tezinden.

Geçenlerde


Geçenlerde diye başlamak çok isterdim ancak
-Geçenler- geçtiğiyle
Kimi zaman geçirdikleriyle kalıyor be abiler 

Hatta kalmıyolar bile
Biz kalıyoruz, en vakurundan

Piyasa yapmak gibi bi lüksümüz olsaydı 

Ya da 
Anamızın karnından beli kemerli çıksaydık
Olmazdı bu haller
-Neler oluyor bize,yine neler oluyor be gülüm-
Dolanmazdık ortalıkta 

Her defasında daha sert yerken kar topunu

Daha büyüğünü ben yapıcam diye hırs yapmasaydık belki
Belki
Daha hoş bi sada bırakırdık zeytin gözlü kardanadamda


Ne olurdu be abiler bizde zeytin gözlü kardanadam olabilseydik

Tek bi güneşe eriyip gitseydik

Geç geleceğimiz

Az kalacağımız
Erken gideceğimiz
Çok özleneceğimiz
Bilinseydi.
Ya da
Bilseydik. 

Daha fazla saplanır mıydık dünya denen zifiri zifte


Daha fazla
der
Daha fazla 

durur
-muyduk be abiler


Geçenlerde bunu düşündüm işte

Hepimiz kardan adamlarız aslında

Ademden beri.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Kar Manzarası.



Beirut-The Rip Tide
Çok sevdim. Çok sevin.
Pencerenizden kar izleyip çay içmeniz ümit edilir.


Not:Merveden.Bitanecikten.


29 Ocak 2012 Pazar

O gitsin sen gitme JehanBarbur.


Hiç susmasın hep söylesin hep söylesin dediğim güpgüzel sesli güpgüzel kadın.
Komşum olsa evinden hiç çıkmayacağım, öyle.
Ve bu şarkı bu havaya bu pazara iyi gelir.
Nefes aldırır.
Dinlendirir.
Ruhu dillendirir.

Jehan Barbur söylüyor Sevgili Dinleyenler,
Dinlen bir nefes al.


'Sözünü sesinden tanır, bilirim.'


Not: Bu şarkıyı bana tanıtan insan evladı, bitanedir.Her eve lazımdır.Öyledir.

24 Ocak 2012 Salı

Net.


Sevgili Dinleyenler sınavlara karşı tavrım Erdal Bakkal tarafından çok güzel dile getirildi. 
Resmen isyanlardayım. 
Evet, bu kadar NET.



Not: İncir Reçeli'ne de aynı duyguları besliyorum.




23 Ocak 2012 Pazartesi

Eksik bir şey var, evet.


Gitmek.
Üzerine binlerce cümlenin yazıldığı eylem.
Gitmek.
Ardına bakarak.
Gitmek.
Ardında özlemek.
Gitmek.
Birlikte.Tek.
Gitmek.
Haritaya bakmadan hesap etmeden.
Gitmek.
Gitme.


             Ezginin Günlüğü söylüyor Sevgili Dinleyenler, 
            Eksik bir şey mi var.

19 Ocak 2012 Perşembe

Kar yağsın. Hep yağsın.



Kar. 
Çok seviyorum. 
Hatta yağmurdan bile fazla olabilir. 
Kar bana laleyi anımsatıyor. 
Az geliyor. 
Özletiyor. 
Çabuk bitiyor. 


Çabuk tükeniyor. 
Kar.
Yine gel.

Frank Sinatra kar sevdalıları için söylüyor Sevgili Dinleyenler, Let it snow.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Karla karışık yağmur


Saatlerimiz 12.28i gösterirken
Gary Jules bizleri final haftasından karla karışık 
yağmurlara uyandırıyor sevgili dinleyenler, 
Mad World.


'Their tears are filling up their glasses'  

11 Ocak 2012 Çarşamba

Kötü gece-Çok ilaç-Sıfır sonuç


Sevgili Dinleyenler uzun zamandır dilimden atamadığım bu şarkıyı bu sabah radyoda çalayım dedim. Uzundur da paylaşım yokmuş. Kaldı ki, bu bi çeşit blog tazeleme midir? Bu tartışılır.


Neyse.

Nazım Hikmet yazmış, Cem Karaca söylemiş, biz de dinleyelim. Herkes gibi.

'Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin/Akisleri sönen bir ses gibisin'


                                     Cem Karaca-Herkes gibisin


6 Ocak 2012 Cuma

Ortaya karışıklar hep güzel midir?



Sevgili Dinleyenler;
Adamlar ortaya karışık bişiler atmışlar,sonra birleştirmişer.
 İyi de yapmışlar!
Sessiz sakin tatlı müzik.
Beirut söylüyor, Santa Fe.



3 Ocak 2012 Salı

Kanama.


"Kutlayanım var ağlayanım da/Bak sana bayram bana bomba
Kutlayamazsan ağla yanımda/Ruhumu al da yüzleş aklınla"


Az önce bi Ayet okudum
Kapadım mealimi
Durdum.


Durmak iyi gelir çoğu zaman
Durgunluk
Duruluk.


Uykusuz gidişlerin sonun da ışık var mi bilinmez
-uykusuz gidişler-
Ancak içimdeki sıkıntı bilirim,neyse.


Sıkıntılar içlerde mi olur,iç nedir?
Hiçe giden yol içtir
-Hiç-


Dedim ki 'onların da dizleri kanıyo mudur?'
Dedi 'evet'.


Peki diz kanaması iç kanama olabilir mi
Çünkü
Dizleri kanarken onların benim içim kanar.


Uykusuz gecelerin sonu yok,
bilinir.


Ancak hiçlikte kanama,
kaybetme riskidir


-neyi?
-öyle.


Sahi, sizin iç kanamanız oldu mu hiç? 

1 Ocak 2012 Pazar

Yüzükler benimdir.


Fas asıllı olması sebebiyle daha bi ayrı sevdiğim Zahra, 
otantik tınısıyla bugünümüze 
ya da 
sadece takvim değiştirmekten ibaret olan yeni yılımıza
'Merhaba!'
diyor.

Hindi Zahra bizleri dansa kaldırıyor Sevgili Dinleyenler,
Beautiful Tango.

Not:Yüzüklerinin de hastasıyım.