Sayfalar

4 Mart 2012 Pazar

Konuşma

Yalnızlığın yanlış olduğu yerlerde büyütülmüştü.
Yalnız olmak yalnız kalmak hiç olmaktı.
Kimsesiz olmak acizlikti.
Evet acizlik öyle bir şeydi ki, Allah kimseyi düşürmesindi
Kötü yola düşmüş duyguların esiriydi. Ve kurtulmaya çalıştığı da yoktu.

İçinden çok sevdiği bi mısrayı tekrarladı.
-sana çay ve temiz yaralar ısmarlarım-
Temiz yaralar diye seslendi içindekine.
İçindeki cevap vermedi. Ve cevap vermesini beklediği de yoktu.

Ocakta devamlı kaynayan çay
Dönüp dolaşıp aynı mırıltıyı tekrarlayan radyo
-dağıtmıyordu ruhundaki sisi-
Zaten yarın da güzel değildi bundan öncekiler gibi.

Sesinin çatallaşmış yorgunluğunu farketti saat gece ikiyi vurduğunda.
Şiir okumaya kalkıştı. Yere yıkıldı.
Yaşanmalıydı.
-yaşamak umrundaydı-

Ve o henüz yazılmamış bir şiirin gizli öznesiydi.
Ya da öyle olmasını isterdi.

Sokak lambası yanmayan sokağın en güzel Adamının gözlerine baktı.
Konuştu.Konuştu.Konuştu.
Adam duymadı.
Adam bilmedi.
Adam gitti.
Ve beklemesini istediği de yoktu.


Radyoda o kahredici şarkı yine çalıyordu.
Ve yargı kesindi.

'Acı duymak ruhun fiyakasıdır.'








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder