hello! gün gelir, 'sana güveniyorum, halledersin sen!' lerden, böyle kocaman kocaman kusmak istersin. koşup koşup denize doğru, bi dağ yamacında durup 'oh ulan nefes!' demek istersin. istersin, ağlarsın, yapamazsın. bok gibi lan bu hayat dersin. bide okkalı bi küfür. işte böyledir abiler. geçmişi geçmişinde bırakıp yıllaaar yılı öncesi öğrendiğim 'gömlek değiştirir gibi' lafına binaen ben de bazı yerleri, bazı zamanları, bazı kişileri ve hatta ne yazık ki bazı anılarımı şu taşınma sürecimde kutularımın dışında bıraktım. şööööyle derin bi nefes çektim içime ciğerlerimi yakan bi nefes. kıpkısacık aralıktan görebildiğim kadarıyla gökyüzüne bi bakış attım. 'ulan yıldızlar buyrun, bu anılarım sizin olsun!' dedim. harbici dedim. ben artık yirmibeş temmuz itibari ile, hayatımda benim için büyük ve belki insanlığın umrunda olmayan bi adım atacağım. kalbim hep benimkilerle olacak. ve diğerleri, siz sahiden diğerleri olacaksınız. benimkiler, namaste! london grammar söylüyor sevgili dinleyenler, wasting my young years.
içimde bi'yerlerde hiç sönmeden yanan , yanan yanan tutuşan kar aşkı zirve yapıyor bu şarkıyla. dünyanın en büyük tepesine tek başıma kendi bayrağımı dikiyorum. bu hanımefendi türkiyede yaşıyor olsaydı öss kasacaktı. çok şükür ki elin memleketinde harikalar yaratıyor! adına münhasır bir ses, ve adıyla gelen bir huzur. ele dümdüük! şimdi sizleri iki dakika elliyedi saniyeliğine alıyor ve aurora borealis nam-ı diğer kuzey ışıklarını izleme hayalime ortak ediyorum. aurora söylüyor sevgili dinleyenler, nature boy.
Bir takım bir takım hisler, düşünceler yeni yeni yollar hem de duble yollar yaparken içime. Yada ne bileyim -yirmibeşinci köprünün gönlümde açılışı yapılırken. Susarken ama saksafon seslerini taklit ederken. Ya işte işe giderken yada çişe. Kitap okuyamazken ama kitapta yüzerken. Kitapsızın tekiyken yada. Bu şarkı çaldı. İlk kez "şok"oldum. Ay ben şok! East India Youth söylüyor sevgili dinleyenler, Dripping Down.